Ermenistan Nükleer Santrali'nin yeni bir güç ünitesinin inşası için devlete ait olan kuruluşun, 2025 yılında personel alımına başlayacağı haberi duyuldu. Bölgesel Yönetim ve Altyapı Bakanı Gnel Sanosyan, 13 Kasım'daki hükümet saatinde Ulusal Meclis toplantısında iktidardaki Sivil Sözleşme partisi Babken Tunyan'ın milletvekilinin sorusunu yanıtlayarak bunu ifade etti.

Ona göre şirket, Ağustos 2024'te Hükümetin kararıyla kuruldu.

Sanosyan, "Bununla ilgili bazı organizasyonel süreçler, hem bakanlığın hem de nükleer santralin yanı sıra diğer kuruluşların da katılımıyla halihazırda devam ediyor" dedi.

Geriye kalan tek şey gerekli seviyedeki uzmanları çekmek. Ancak bakanın belirttiği gibi bu sadece para değil, aynı zamanda zaman da gerektiriyor.

Ona göre 2025 yılında şirketin ihtiyaçlarına 800 milyon dram ayrılacak.

Fizik, enerji, ekoloji vb. alanlarda 50-60 uzmanın işe alınması planlanıyor. Aynı zamanda, yeni bir güç ünitesinin tasarımı için Hükümete tam teşekküllü teklifler 1,5-2 yıl içinde sunulabilir. Bunu yapmak için önerilen tüm teknolojileri incelemeniz gerekecektir.

Peki, bu kurulan yeni güç ünitesi mi olacak, yoksa yeni bir nükleer enerki santrali mi kurulacak?! Ermenistan yönetiminin bu denli kafasının karışmasının nedenleri ne?!

Tüm bu soruları Faktyoxla Lab. ( Teyit laboratuvarı) olarak okurlarımız için araştırdık.

Öncelikle bugüne kadar meydana gelen nükleer santral kazalarında ilk üç sırayı Rusya, ABD ve Japonya aldığını belirtelim. Kayıtlara geçmiş 27 nükleer santral kazasından 5'i ABD, 4'ü Rusya ve 4'ü de Japonya'da gerçekleşti. İnşasına 1970'de başlanan Metsamor Nükleer Santrali'nde, biri 1976'da diğeri 1980'de devreye alınan iki reaktör bulunuyor. Her iki reaktör de Ermenistan'da yaşanan 1988 Spitak depreminden sonra 1989'da kapatılmış, ancak 2 numaralı reaktör, yenileştirme çalışmaları sonrasında 1995'te yeniden açılmıştı. Reaktörün kullanım ömrü 2005'te dolmuş, Ağustos 2021'de yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 2026'ya uzatılmıştı.

Türkiye, eski Sovyetler Birliği döneminde inşa edilen santralin faaliyetlerinin durdurulması için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna başvuruda bulunmuştu. Çünkü Metsamor hemen Türkiye’nin Ermenistanla sınır olan Iğdır ilinin yakınında bulunuyor ki, bu da Doğu Anadolu bölgesini ciddi anlamda tehdit ediyor. Avrupa Birliği de deprem kuşağında bulunması ve eski teknolojiye sahip olması sebebiyle santralin kapatılmasını ısrarla talep ediyor.       

Bu talepler karşısında Ermenistan Cumhuriyeti Bölgesel Yönetim ve Altyapı Bakanı Gnel Sanosyan, Ermenistan'ın 2036 yılına kadar, yani mevcut Ermeni Nükleer Santrali'nin sona ermesinden önce yeni bir nükleer enerji santrali inşa etmeyi planladığını söylemişti. Sanosyan 400-600 MW kapasiteli yeni bir nükleer santral inşa edileceğini, ama bu santralin tüm enerji sistemini yutacak kadar büyük olmayacağını belirtmişti.

Ona göre, Ermenistan'ın enerji sektörü oldukça ilginç bir yapıya sahip: ülkenin elektriğinin yaklaşık %40'ı nükleer santraller, yaklaşık %30'u termik santraller, yaklaşık %20'si hidroelektrik santralleri ve yaklaşık %10'u güneş enerjisi tarafından üretilmektedir.

Sanosyan, "Birkaç yıl önce güneş enerjisi santrallerinin payı yüzde 1'e yakındı ve bu sabit yüzde 10 oldukça hızlı bir şekilde artıyor" dedi.

Bakan, Ermenistan'ın güneş enerjisi santrallerinin yaygınlaşmasını ve bunlardan enerji elde edilmesini teşvik etmeye devam ettiğini, rüzgar santralleriyle ilgili oldukça ilginç programların yolda olduğunu söyledi.

Aynı günlerde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın ülkede küçük bir modüler nükleer enerji santrali inşa edilmesi yönünde stratejik bir kararı duyruduğunu anımsatmamız gerekiyor. Bu kararın nedenleri hakkında konuşarak, modüler nükleer enerji santrallerindeki kazaların yerel acil durumlar olarak kabul edildiğine dikkat çeken Ermenistan Başbakanı yani nükleer santral içinde bir kaza durumunda, 500 metrenin ötesinde bir tehdit olmayacağını dile getirmişti.

Şuan Güney Kafkasya bölgesindeki tek nükleer santral olan Ermenistan nükleer santrali, Erivan'ın yaklaşık 30 km batısındaki Metsamor şehrinin yakınında bulunuyor ve Metsamor Nükleer Santrali olarak biliniyor. Bu santral eski bir yapıya sahip olup bölge ülkeleri için ciddi tehdit kaynağı olarak bilinmektedir. Ülkedeki ana elektrik kaynaklarından biri olup toplam üretimin %40'ını sağlayan Metsamor’un kullanım ömrü 2026 yılına kadar uzatıldı. Fakat şimdi bu santralin ömrünün 10 yıl daha uzatılması için çalışmalar devam etmektedir.

8-10 yıl içinde yeni bir nükleer santral kurulması planlayan Ermenistan çeşitli seçenekleri karşılaştırıyor, Rusya, ABD ve Güney Kore'den ortakların deneyimlerini araştırıyor. Devlet şirketi Rosatom tarafından geliştirilen 1.200 MW'lık yeni bir ünitenin inşasına ilişkin ön fizibilite çalışması halihazırda Ermeni tarafı tarafından değerlendiriliyor.

Daha önce Rosatom Birinci Genel Müdür Yardımcısı Kirill Komarov, ARKA ajansının bir sorusunu yanıtlayarak şirketin Ermenistan'a 50 ila 1000 MW kapasiteli nükleer reaktörler sunabileceğini söyledi. Ona göre, özellikle 50 MW'lık bloklardan herhangi bir güçte bir reaktörün "montajı" fırsatı var.

Enerji sektörünü denetleyen Ermenistan Bölgesel Yönetim ve Altyapı Bakan Yardımcısı Hakob Vardanyan, DW'ye verdiği röportajda "ABD, Rusya, Güney Kore ve Çin gibi ülkeler, Ermenistan'da yeni bir nükleer enerji santralinin inşasına ilgi gösterdi" dedi. Temmuz 2023'te Ermeni hükümeti Amerika Birleşik Devletleri'ne, Amerikan nükleer teknolojileri, küçük modüler reaktörler ve bunların geliştirmeleri hakkında bilgi sahibi olan bir çalışma grubu gönderdi. “Mini nükleer enerji santralleri” olarak da bilinen küçük modüler reaktörler (SMR'ler), on yılı aşkın bir süredir profesyonel ve politik tartışmaların konusu olmuştur. Pek çok uzman bunların geleceğin nükleer santralleri olduğunu düşünüyor. Vardanyan, "Ermenistan'da yeni santralin kapasitesinin 600-700 MW'ı geçmemesi seçeneği tartışılıyor" dedi. Hükümetin küçük modüler reaktörler inşa etme eğiliminde olduğunu ancak bu yoldaki en büyük engelin şu anda dünyada bu türden çalışan bir nükleer santral bulunmaması olduğunu söyledi.

Hakob Vardanyan'a göre modüler reaktör tasarlayan firmalar, bu tür reaktörlerin inşası için belirtilen son teslim tarihlerini sürekli olarak erteliyor. “Amerikan şirketleri de dahil olmak üzere pek çok kişi için her şey geliştirme aşamasında. Sadece Amerikan şirketi NuScale 50 MW'lık güç ünitelerinin inşası için lisans aldı ancak NuScale bunların inşaatını erteledi, 77 MW'lık güç üniteleri inşa etmeye karar verdi. Lisanslamada da son istasyondayız" diyen Vardanyan, bu tür güç ünitelerinin yapımının önceki versiyona göre çok daha fazla maliyete sahip olduğunu sözlerine ekledi.

Olayın ciddi anlamda çevresel tehdit teşkil ettiğini umursamayıp olayı çarpıtarak güya dünyanın Ermenistan’a baskı uyguladığını iddia edenler de var. Örneğin, siyaset bilimci, profesör Vahe Davtyan Nükleer santralin Türkiye, Azerbaycan ve bazı Batılı ülkelerden gelen saldırıların hedefi olduğunu iddia ediyor. Davtyan, garip bir şekilde "Bugün nükleer santral nüfuz mücadelesinin merkez üssü haline geldi ve bu sadece enerji konularını değil, aynı zamanda ülkenin egemenliğini de etkiliyor" dedi ve özellikle Ermeniler tarafından değerlendirilen iki projeye işaret etti.

Bunlardan biri, Amerika Birleşik Devletleri'nin önerdiği, 100-150 megawatt kapasiteli küçük bir modüler nükleer enerji santralinin inşasıyla ilgili. İkinci proje ise Rus devlet şirketi Rosatom tarafından geliştirildi ve 1000-1200 MW kapasiteli büyük bir ünitenin inşasını öngörüyor. Davtyan, "Bunlar tamamen farklı iki yaklaşım. İlk durumda deneysel bir seçenekle karşı karşıyaysak, ikincisinde bu geleneklerin devamı ve ülkenin kalkınması için gerçek bir olasılıktır" dedi

Rusya Dışişleri Bakanlığı MGIMO Uluslararası Enerji Politikası ve Diplomasi Enstitüsü Müdür Yardımcısı, IG Energy telegram kanalının yazarı İgbal Guliyevse Metsamor şehrinde bulunan Ermenistan nükleer santralinin 1976 yılında faaliyete geçtiğini ve bugün ülke için önemli bir elektrik kaynağı olduğunu ancak istasyonun ekipmanlarının eski olduğunu ve modernize edilmesi gerektiğini hatırlattı. Erivan bunu ABD'nin yardımıyla hayata geçirmek istediğine dikkat çeken Guliyev ’‘Ancak bu girişim, Ermenistan'ın enerji politikasındaki değişikliklerin yanı sıra Rusya-Ermeni ilişkileri ve genel olarak jeopolitik durum üzerindeki olası sonuçlarını da etkileyecektir. Rusya, elektrik tedariki ve nükleer elektrik santralinin işletilmesi de dahil olmak üzere Ermenistan'ın enerji sektöründe tarihsel olarak önemli bir rol oynamıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Ermenistan zor günler geçirdi ve enerji sektöründe kredi ve destek sağlayan Rusya ana destekçi oldu" - diye ekledi.

Şu anda Ermenistan’ın Rusya Federasyonu'ndan bir miktar uzaklaştığını da hatırlatan Guliyev resmi İrevan’ın ABD ile ortaklığını güçlendirmekle giderek daha fazla ilgilendiğine de dikkat çekti. Ona göre, nükleer enerji teknolojileri alanında Rusya Federasyonu ve Rosatom, personel eğitimi ve kullanılmış nükleer yakıtın imhası da dahil olmak üzere kapsamlı çözümler sunuyor. “Ermenistan'da ABD'nin katılımıyla yeni bir nükleer güç ünitesinin geliştirilmesi, nükleer güvenlik standartlarına uygunluk ve olası olaylar ve bunların bölge için sonuçları da dahil olmak üzere yeni nükleer enerji santralinin işletiminin güvenilirliği konusunda Rusya'da endişelere yol açabilir.’’

ABD de Ermenistan'da küçük deneysel modüler nükleer reaktörler inşa etme olasılığını değerlendiriyor. Görünüşe göre Ermeniler, denenmemiş Amerikan teknolojilerini ve gelişmelerini kendileri denemek, kendi paraları ve sağlıkları için gönüllü olarak deneysel denek olmak istiyorlardı. Şu ana kadar Rusya, Ermenistan'da enerji sektörüne hakim durumda. Erivan'a göre Batı teknolojilerini kullanan yeni bir nükleer santral inşa edilmesi ülkenin Rusya Federasyonu'na bağımlılığını azaltacak. Ermenistan, yerli üretimin üçte birinden fazlasını sağlayan mevcut santralin yerine yeni bir nükleer güç ünitesinin inşası konusunda ABD ile esaslı görüşmelere başladı. Uzmanların belirttiği gibi, Batı teknolojilerini kullanan yeni bir güç ünitesinin inşası, yalnızca ülkeye sürdürülebilir elektrik sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda enerji sektöründe Rusya'ya olan bağımlılığı da azaltacak ve Moskova'yı Erivan üzerinde önemli bir nüfuz aracından mahrum bırakacak.

Bunun dışında, bölgeye barışın gelmesini istemeyen Fransa, Rusya'nın yerine Ermeni Nükleer Santrali'nin yeni bir güç ünitesini inşa edebilir. Ermeni yayını Business Media'ya göre bu konu, Fransa'nın Ermenistan Büyükelçisi Olivier Decotigny ve dünyanın en büyük nükleer santral ekipmanı üreticilerinden biri olan Fransız Framatom şirketinin temsilcilerinin santrale yaptığı ziyarette tartışıldı. Ona göre santral yönetimi, Fransız tarafıyla işbirliği yapmaya ve reaktör teknolojilerine ilişkin teklifleri incelemeye hazır olduğunu ifade etti.

Fakat, ne olursa olsun, hangi ülke tarafından inşa edilirse edilsin, Türkiye sınırında böyle bir saatli bombanın mevcudiyetini Türk STK’ları ve aktivistleri istemiyor. Örneğin konuyla ilgili konuşan İstanbul Türkiye Azerbaycan Dayanışma ve Kültür Derneği (İSTAD) Başkanı Sefer Karakoyunlu Ermenistan’ın Türkiye sınırında bulunan Metzamor Nükleer Santrali tehlikesine dikkat çekerek, “Sovyetler döneminde 50’li yılların teknolojisi ile yapılmış miadı dolmuş bir santraldir. Santral bölgeye zehir saçmaya devam ediyor. Bir an önce kapatılmalıçağrısında bulunuyor.

Diğer bir Iğdırlı aktivist Türkiye Azerbaycan Dostluk Dernekleri Federasyonu Genel başkan yardımcısı Iğdır Azerbaycan evi derneği başkanı gazeteci Serdar Ünsal da Ermenistan Metsamor nükleer santralinin işletme süresinin uzatma kararı almasına Metsamor nükleer santralinin işletme süresinin uzatılması için 65 milyon dolar tahsis etme, nükleer santralinin ikinci güç ünitesinin işletme süresinin uzatılmasına yönelik çalışmaların uygulanması için "Rosatom" ile sözleşme imzalayacak olmasına tepki göstererek “Medzamor nükleer santralı derhal kapatılmalıdır. Başta Ermenistan olmak üzere, Türkiye, İran, Azerbaycan’ı tehdit ediyor.”dedi.

Her zaman Iğdır’ın sorunlarını dile getiren Serdar Ünsal, “her yıl Iğdır’da 750  diğer illerde 500 civarında kişiye kanser teşhisi konuluyor.”dedi. Ünsal,”Iğdır da kanserden ölümler artarken kanserli hasta sayısı artarken Ermenistan hükümetinin 2040 yılına kadar Metsamor nükleer santralını çalıştıralım,  Metsamor nükleer santralinin işletme süresinin uzatılması için 65 milyon dolar tahsis etme, nükleer santralinin ikinci güç ünitesinin işletme süresinin uzatılmasına yönelik çalışmaların yapılması  ölümlere ve 2. Çernobile davetiyedir. Avrupa birliği bu konuda gereken girişimi yaparak bölge için tehlike arz eden bu santrali kapatmalıdır.’’- diye sözlerini sonlandırdı.

Görüldüğü üzere:

-Ermenistan etrafa ekolojik tehdit yaymasına rağmen, Türkiye, Azerbaycan ve bazı Batılı ülkelerden gelen saldırıların hedefi olduğunu iddia ediyor ki, bu da çok saçma iddiadır,

-Türkiye, eski Sovyetler Birliği döneminde inşa edilen santralin faaliyetlerinin durdurulması için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna başvuruda bulunmasından hemen sonra faaliyete geçerek adımlar atmak istiyor, ama anlamıyor ki, bölgede nükleer santralin bulunması hem Türkiye, hem Azerbaycan, hem de İran büyük tehdit oluşturmaktadır,

-Rusya, ABD ve diğer ülkelerle temaslarda bulunan Ermenistan ciddi anlamda bir kafa karışıklığı yaşıyor ki, bu da Ermeni resmilerinin demeçlerinden de anlaşılmaktadır. Ama bu Ermenistan’ın bölgeye nükleer tehdit yaydığı olgusunu değişmiyor.