Geçtiğimiz haftalarda Ermenistan parlamentosunun mali ve bütçe komisyonunda 2025 bütçe taslağının tartışılması sırasında Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, sözde Ermeni Soykırımı'nın uluslararası tanınmasının Ermenistan Dışişleri Bakanlığı'nın öncelikli görevleri listesinde olmadığını söyledi. Mirzoyan ‘‘tarihimizin trajik sayfalarını incelemek, Ermeni Soykırımı'nı (sözde-ed.) araştırmak ya da konuyu asıl önceliği haline getirmek kesinlikle Ermenistan Dışişleri Bakanlığı'nın gündeminde değildir” diye vurguladı. Diplomata göre öncelikli görevler arasında Bakü ile ilişkilerin kurulması ve barış anlaşmasının imzalanması, sınırlandırma ve iletişim engellerinin kaldırılması yer alıyor. Sözde Ermeni Soykırımı konusunda Rusya’daki Ermeni diasporasının sitesi konumunda olan GolosArmenia olayları şöyle yorumladı: ‘‘ŞİMDİ PAŞİNYAN'IN BAKANLARI VE KENDİSİ, Ankara ve Bakü kızmasın diye SOYKIRIM GERÇEKİNİ UNUTMAYA HAZIR.’’
Ermeni telegram kanalları da konuyla ilgili yorumlarda bulundu. “Arman Abovyan” telegram kanalı olayı şöyle duyurdu: “Acil. Bütün bu altı yıl boyunca kelimenin tam anlamıyla çığlık attığımız ve bugüne kadar Ermenistan'ın yumuşak otoritelerinin aktif olarak inkar ettiği bir şey oldu. Erivan, Türkiye'nin uzun süredir devam eden talebi doğrultusunda, Ermeni Soykırımı konusunu (https://t.me/SputnikARM/79307) Ermenistan Cumhuriyeti'nin siyasi ve diplomatik gündeminden çıkarmaya karar verdi. Yani Ermeni dış politikasının en ilkeli ve ana yönlerinden biri Türk fosseptik çukuruna atılmıştır. Ermenistan Cumhuriyeti'nin aslında Türkiye'nin Ermeni Soykırımı'nın önemini siyasi olarak eşitlemeye yönelik politikasının bir devamı olduğunu belirtiyoruz.’’
Faktyoxla Lab (Teyit laboratuvarı) olarak Ermenistan’ın gerçekten de sözde soykırım iddialarından vazgeçip geçmediğini Ermeni Soykırımı Müzesi’nin son dönemlerdeki çalışmaları üzerinden okurlarımız için araştırdık.
Öncelikle COP29 İklim Zirvesi öncesi provakatör kisvesine bürünen İsveçli çevre aktivisti diye kendisini tanıtan Greta Thunberg’in o günlerde Ermeni Soykırımı Anıt Kompleksi'ni ziyaret etmesiyle araştırmamıza başlayalım. Ermeni basınının yazdığına bakılırsa, Ermeni Soykırımı Müzesi-Enstitüsü Müdürü Edita Gzoyan tarafından karşılanan Thunberg sözde Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısına Ebedi Alev'de bir saygı duruşunda bulunmuştu.
Enstitü müdürü, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Türk hükümeti tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen katliamlara ve soykırıma karşı protesto seslerini yükselten uluslararası akademisyenlerin, misyonerlerin, politikacıların ve kamu figürlerinin çalışmalarını da sözde çevre aktivistine sunmuştu.
Thunberg ayrıca Ermeni Soykırımı Müzesi'ni ziyaret ederek kalıcı ve geçici sergilerle tanışmış, ardından ziyaretçi defterini imzalamıştı. Yazdığı not ta şu şekildeydi: "Paha biçilmez çalışmalarınız için teşekkür ederiz. Şimdi farkındalığı yaymaya ve adalet talep etmeye devam etmek her birimizin ve hepimizin elinde. Bir daha asla kimse için üzülmeyelim".
Gzoyan sonda Thunberg'e sözde Ermeni Soykırımı ve Karabağ çatışması hakkında kitaplar da hediye etmişti. (kaynak)
Daha öncesindeyse İngiltere’nin önde gelen medya kuruluşlarının ("The Guardian", "The Spectator", "The Telegraph" vb.) medya temsilcileri de Ermenistan ziyaretlerinin bir parçası olarak sözde Ermeni Soykırımı Anıt Kompleksi ve Müzesi'ni ziyaret etmişlerdi.
Yine Müze’nin haber sitesinde konukları Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü müze işleri müdür yardımcısı Lusine Abrahamyan karşılamıştı. Konuklara Ermeni Soykırımı Anıtı'na kadar eşlik eden ve anıtın yaratılış tarihini anlatan Abrahamyan ayrıca Azerbaycan hükümetinin guya geçen yüzyılda çeşitli Azerbaycan şehirlerinde (Sumgait, Kirovabad (Gence), Bakü şehirlerinde düzenlediği katliamlarda ölen Ermenilerin anısına dikilen üç haçkardan bahsederek yaşananlarla Ermeni Soykırımı arasındaki garip bağlantıyı vurgulamıştı.
Basının yazdığına göre, konuklar Ermeni Soykırımı'nın masum kurbanlarının(?!) anısına yanan ebedi ateşin yanında bir dakikalık saygı duruşunda durmayı da ihmal etmemişlerdi. İngiliz medya temsilcileri HCTI müdürü Edita Gzoyan ile bir araya geldi ve onlara Ermeni Soykırımı'nın çeşitli yönleri hakkında sorular sordular.
Aynı günlerdeyse Ermenistan Ulusal Bilimler Akademisi'nin bir parçası olan Doğu Araştırmaları Enstitüsü'ndeki Dünya Tarihi Profesyonel Konseyi'nin oturumunda sözde müzenin çalışanı Regina Galustyan'ın doktora tezinin savunması yapılmıştı.
Galustyan'ın tezinin ismi bile direk sözde Ermeni soykırımı konusunda Türkleri suçlayacak nitelikteydi: "İttihat ve Terakki Komitesi'nin İdeolojisinin Oluşum Sürecinde Avrupa Düşüncesinin Rolü ve Ermeni Soykırımı Üzerindeki Etkisi"… Bu tezde, Avrupa felsefi ve siyasi fikirlerinin İttihat ve Terakki Komitesi'nin (İTK) ideolojik gelişimi üzerindeki etkisini ve Ermeni Soykırımı'ndaki rolünü inceliyor. (kaynak)
O günlerde, daha net tarih verecek olursak, 6 Kasım'da, Prag Başpiskoposu Jan Graubner başkanlığındaki bir heyet, Çek Ermeni cemaatinin ruhani pastörü Rahip Barsegh Pilavchyan ve Ermenistan Cumhuriyeti'ndeki Çek Büyükelçisi Petr Pirunchik eşliğinde sözde Ermeni Soykırımı Anıtı'nı ziyaret etmişti. Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü'nde Müze İşleri Müdür Yardımcısı Lusine Abrahamyan heyeti karşılamış ve Başpiskopos Graubner sözde Ermeni Soykırımı şehitlerini anmak için anıta bir çelenk koymuş, sözde soykırım kurbanlarının anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmuştu.
Daha sonra kıdemli tur rehberi Hasmik Martirosyan'ın rehberliğinde Ermeni Soykırımı Müzesi'ndeki hem kalıcı, hem de geçici sergileri gezen heyet adından Başpsikopos Anı Defteri'nde Onursal Konuklar için bir not bırakmıştı.
Bu tartışmaların gündeme gelmesinden birkaç gün önceyse, daha net tarih verecek olursak, 23 -25 Ekim tarihleri arasında Ermeni Soykırımı Müzesi-Enstitüsü’nün “Ermeni Soykırımının Uluslararası Tanınması: On Yıllardır Süren Tamamlanmamış Bir Mücadelenin Anma, Politik ve Jeopolitik Riskleri” başlıklı üç günlük uluslararası bir konferansa ev sahipliği yapması da bir hayli ilginç. Etkinliğin, Ermenistan, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Belçika, Almanya, Polonya, Lübnan, Brezilya, Arjantin, Yeni Zelanda, Hindistan, Avustralya, İrlanda, Finlandiya ve İspanya gibi ülkelerden otuz civarında bilim insanını bir araya getirmesi de ayrıca dikkatçekici noktalardan bir tanesi. Önemli katılımcılar arasında Suriye'nin Ermenistan Büyükelçisi Nora Arisian; Kanada Büyükelçisi Andrew Turner; Arjantin Büyükelçisi Rafael Enrique Gonzalez Aleman; ve Rusya Büyükelçiliği'nden Denis Nazarov da var.
Asıl önemli husussa Müze Direktörü Edita Gzoyan’ın açılış konuşmasında ortaya çıkıyor: Konferansı düzenleyen diğer kişiyse Poitiers Üniversitesi'nde profesör olan Julien Zarifianmış. Peki, bu üniversite nerde?! Tabii ki, Ermenilere hep ilham kaynağı olan Fransa’da… Konferanstaki kilit isimler arasında Poitiers Üniversitesi Başkanı Virginie Laval; Fransız Ermenistan Üniversitesi Rektörü Salwa Nacouzi; ve Ulusal Ermeni Çalışmaları ve Araştırmaları Derneği (NAASR) Akademik Direktörü Marc Mamigonian vardı.
Son gün kapanış konuşmalarının ardından, Arjantin'deki Tres de Febrero Ulusal Üniversitesi'nden Profesör Nélida Elena Boulgourdjian ve Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği Başkanı Melanie O'Brien, Ermeni Soykırımı araştırmalarına ve tanınmasına katkılarından dolayı Aurora Mardiganian Anma Madalyası'nı aldılar. Poitiers Üniversitesi'nden Profesör Julien Zarifian ve eski IAGS Başkanı Henry Theriault, Henry Morgenthau Anma Madalyası ile onurlandırıldı.
Ödül alanlar, tanınma için derin minnettarlıklarını dile getirdiler ve devam eden adalet mücadelesine olan bağlılıklarını yinelediler.
Sözde Ermeni Soykırımı Müzesi’nin sitesini dolaşırken dikkatimizi bir husus daha çekti: Ermeistan’da sözde soykırımdan vazgeçeceği söyleniyor, ama sitede Merkez’in öncülüğünde Sözde Ermeni Soykırımı'nın 110. yıl dönümünü anmak için 2025 yılının Mayıs ayında bir konferans düzenlenceği yazıyor.
Siteden öğrenyoruz ki, bu konferans, akademisyenleri, araştırmacıları ve uygulayıcıları bir asırlık Ermeni Soykırımı Çalışmaları üzerinde düşünmeye, alandaki mevcut zorlukları ele almaya ve gelecekteki araştırmalar için yeni yönler keşfetmeye davet ediyormuş.Çeşitli disiplin perspektiflerinden makale önerilerini memnuniyetle karşılayacaklarını yazan Müze konuları da şöyle sıralamış:
● Ermeni Soykırımı'nın Tarihsel Analizi ve soykırım ile kitlesel şiddetin küresel olarak anlaşılmasına yönelik etkileri
● İnsan hakları hukuku ve uluslararası adaleti kapsayan
Yasal Çerçeveler ve Soykırım Tanıma
● Hafıza Çalışmaları ve anma uygulamalarının dünya çapındaki çeşitliliği de dahil olmak üzere soykırım anlatılarının oluşturulması ve iletilmesinde anmanın rolü
● Ermeni Soykırımı'nı diğer tarihi ve çağdaş soykırımlarla birlikte konumlandıran Karşılaştırmalı Soykırım Çalışmaları
● Siyasi Söylem, Tanıma ve İnkar
● Ermeni deneyimine odaklanan Diaspora ve Kimlik Çalışmaları
● Soykırım Farkındalığı ve Önleme stratejilerine yönelik Eğitimsel Yaklaşımlar
● Soykırım Araştırmalarında Yeni Metodolojiler ve dijital beşeri bilimlerin Edebiyat, film ve sanatta kullanımı
Görüldüğü üzere:
Sözde soykırım iddialarını gündemden çıkardığını söyleyen Ermenistan hala sözde Soykırım Müzesi’ni kapatmamakla yetinmiyor, onun aktif bir şekilde çalışmasını temin ediyor,
-Yurtdışından gelen önemli misafirlerin sözde Ermeni Soykırım Müzesi’ne ziyaret ettirmekle resmi Erivan aslında ’barışa ne kadar ‘‘duyarlı’’ olduğunu kanıtlamaktadır,
-Normalleşme görüşmeleri sürerken Ermeni Soykırımı müzesi’nin sözde soykırımının 110 yıldönümüyle alakalı konferans düzenleyeceği ile ilgili bilgi yayınlaması da Ermenistan resmilerinin asla iddialarından vazgeçmeyeceklerinin göstergesi…