Geçen hafta Azerbaycan'da yapılan seçimler uluslararası kamuoyunda ilgi odağındaydı. Şöyle ki, çeşitli yayın organları gerek seçim sürecinde, gerek seçim gününde ve daha sonrasında çeşitli yorumlarda bulundular. Bunlardan en ilginci Almanya'nın önemli yayın kuruluşlarından olan Deutsche Welle'nin seçim günü hazırladığı Azerbaycan'da baskıların gölgesinde seçim isimli yazıydı. Evgenia Markova imzalı makalede Azerbaycan'da ya seçim yapılmadan seçimlerin sonuyla ilgili bazı iddialarda bulunuluyordu. Faktyoxla Lab. ( Teyit Laboratuvarı) olarak okurlarımız için bu iddiaların gerçek olup olmadığını araştırdık.
Öncelikle bu yayın organının Azerbaycan ile ilgili hazırladığı haberlerde ve analizlerde taraflı ve garezli bazı detaylara rastladığımızı belirtmemiz gerekiyor. Zira sürekli Azerbaycan'da sosyal eşitsizlik, yüksek enflasyon, küçük bir ekonomik büyüme olduğuna vurgu yapan yayın organı çoğu zaman siyasi alanda da ülkede ciddi bir krizin olduğunu iddia ediyor.
Örneğin Aliyev erken seçimlerle iktidarı perçinleme niyetinde isimli 6 Şubat 2024 yılında yayınlanan makalede Friedrich Ebert Vakfı'nın Gürcistan'ın başkenti Tiflis'teki Güney Kafkasya Bürosu müdürü Marcel Röthig yapılan erken seçimlerin Aliyev'in iktidarını güvenceye almak istemesi ile ilgili olduğunu belirtiyordu. Benzer söylemler sürekli olarak Batı medyasında dile getirildiği için aslında bu bizi pek de şaşırtmadı. Gelelim ‘‘Azerbaycan'da baskıların gölgesinde seçim’’ makalesindeki yazarın iddialarına...
1.iddia: İlham Aliyev'in Genel Başkanı olduğu Yeni Azerbaycan Partisi’nin yine meclisteki çoğunluğu elde edeceği ile ilgili iddia: Evet, bu iddia doğru. Ama bu iddianın doğru olmasının da kendine özgün sebepleri var. Bunu gerek seçim çalışmaları sırasında, gerekse de medya aracılığıyla Yeni Azerbaycan Partili milletvekili adayları ve uzmanlar sürekli olarak dile getirdiler. Nedenlerle gelinceyse hiç kuşkusuz kazanılan Karabağ zaferi, partinin potansiyeli, attığı adımlar, başarılı kadroları Yeni Azerbaycan Partisi’nin en önemli özellikleri olarak belirtildi. Seçimlere katılan adaylar seçim sürecinde halkla yaptıkları görüşmelerde partinin gücünün onun ideolojisinde, halkın sevgisini, saygısını kazanmalarında gördüklerini söylediler. kaynak
Uzmanlar da hemen hemen aynı düşüncedeler: Yeni Azerbaycan Partisi’nin zaferi aslında halkın olaya bakış perspektifinin bir göstergesidir. O yüzden Yeni Azerbaycan Partisi'nin tekrar meclisteki sandalye sayısının büyük çoğunluğunu kazanacağı doğru bir iddia...
Ama bunun makalede "seçimlerden sürpriz sonuç çıkması beklenmiyor" şeklinde verilmesi sitenin olayı manipüle etmek istemesi girişiminin apaçık göstergesidir.
2.iddia: seçimlerin şeffaf bir şekilde düzenlenmediği, bu nedenle seçimlerin katılımının hiçbir anlamı olmadığını iddia eden muhalefete dolayısıyla destek vermek: Site haberde göz boyayacak şekilde iktidar partisi milletvekili Hikmet Babaoğlu'nun ve Bakü'deki Siyasi Yönetim Enstitüsü müdürü Azer Kasımlı'nın görüşlerine de yer veriyor, ama genel itibarıyla Azerbaycan muhalefetinin seçimlerin adil olmadığı yönündeki iddialarını ön plana çıkarıyor. Şöyle ki, makalede muhalefetin büyük bir bölümünün genel seçimleri baykot etme kararı aldığı, muhalefetteki Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin ismi geçtiği bu paragrafta seçimlerin şeffaf bir şekilde düzenlenmediği, bu nedenle seçimlere katılmanın hiçbir anlamı olmadığı belirtiliyor. Daha sonraki paragrafta ise Hikmet Babaoğlu'nun görüşlerine yer veriliyor. Hemen ardından ise ‘‘ancak sadece Halk Cephesi seçimleri boykot etmiyor’’ cümlesi ile 3 paragrafa giriş yapılıyor: Milli Şura isimli muhalefet konseyinin de seçimleri boykot ettiği özellikle vurgulanıyor. Milli Şura'nın "sonucu İlham Aliyev'in kişisel isteklerine göre önceden belirlenmiş ve senaryolaştırılmış ucuz gösteri" olarak nitelendirdiği seçimlere ne ilginçtir ki Azerbaycan Halk Cephesi Partisi ve onun güdümünde olan Milli Şura dışında bütün muhalefet partileri ve muhalif adaylar katılmışlardır. Önceki seçimlerde seçimlere katılmayan Müsavat Partisi ve Cumhuriyetçi Alternatif Parti bu seçimde iştirak ederek, halkın gerçek seçim yapmasını sağlamışlardır. Özgür seçim ortamının olmadığını iddia eden Azerbaycan Halk Cephesi partisi ve Milli Şura kendi güçsüzlüğünü örtbas etmek için böyle bir yola başvuruyor. Hatta bu şahısların bırakın bu secime katılmayı, hatta seçime katılanları hedef tahtası haline getirmelerini sanırım ya Deutsche Welle'nin muhabiri bilmiyor, ya da biliyorsa bile belli işine gelmeyen nedenlerden dolayı saklama gereği duyuyor. Ve böylece Azerbaycan’daki radikal muhalif gruplara dolayısıyla destek vermiş oluyor.
3.iddia: Tek bağımsız adayın kadın aktivist Vefa Nağı olması iddiası: Bu iddiaysa tamamen absurd iddiadır. Zira seçimlere katılması onaylanmış 990 kişiden sadece 305 kişi siyasi parti üyesi olarak seçime katılmışlardır. Geriye kalanlar ise sırf bağımsız adaylardır. 685 kişi içerisinden sadece Vefa Nağı’nın bağımsız aday olduğunu iddia etmek oldukça saçmadır. Zira bağımsız adayların hepsi seçim sırasında yeterince aktif faaliyet yürümüşlerdir. Azerbaycan ile ilgili seçim raporlarında sürekli Azerbaycan'ı eleştiren uluslararası fonlar ve dernekler sanki Azerbaycan'da demokratik bir ortam yokmuş gibi davranarak sürekli haksız eleştirilerde bulunuyorlar. Bunlardan bir tanesi de son seçimde güya bağımsız adayların ortada olmaması ile ilgilidir. 2020 yılında çeşitli Avrupa fonlarından fonlanan savaş karşıtı, nowarcı adayların bu sene seçime katılmaması herhalde bölgede kaos ve anarşi isteyen uluslararası kurum ve kuruluşları rahatsız etmiş olmalı ki, Deutsche Welle’nin bu makalesinde özellikle tek bir bağımsız aday olarak Vefa Nağı’dan bahsedilmiştir.
Makalenin hazırlanmasında dikkat edilmemiş dilbişimi hataları yazının büyük olasılıkla Azerbaycan'da belli çevrelerce hazırlandığı ihtimalini ortaya koyuyor: ‘’ Nağı, adaylığını Neftçala'dan koydu. Adaylık için gerekli imzaları toplayabilmek için bütün bölgeyi dolaştığını, seçim kampanyası yürüttüğünü, insanlarla konuşarak sorunlarını dinlediğini anlatan Nağı, bu seçimlerde milletvekili seçilemeyebileceğini söylemekle birlikte "denemeye değer" diyor.’’
Bu cümlede ‘’ seçilemeyebileceğini’’ sözcüğüne dikkat edelim… Türkçe’de böyle bir sözcük yok, yalnız ‘‘seçilemeyeceğini söylemekle birlikte’’ olarak kullanılmaktadır. Böylesi dil uslup özelliklerindeki hatalar haberin Azerbaycan'da hazırlandığını kanıtlıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden aktivist olarak tanıtılan bu aday sanki birer kahramanmış gibi okurlara takdim ediliyor. Siyasi Yönetim Enstitüsü müdürü Azer Kasımlı'nın ‘seçim tarihlerinin bu kadar kolayca değiştiriliyor olması bu seçimlerin sadece formalite, manasız süreçler olarak görüldüğünü ispatlıyor’ cümlesi ve hemen ardından ‘tek, bağımsız aday’ ve ‘kadın aktivist vurgusu’ bu haberin ne denli ‘‘vicdanlı’’ hazırlandığının birer göstergesidir.
Sonuç olarak:
-Deutsche Welle’nin seçim günü hazırladığı Azerbaycan'da baskıların gölgesinde seçim isimli makale tamamen taraflı ve garelidir,
-Bu makalede belirtildiği gibi Azerbaycan’da seçimler öyle sıkıntılı bir şekilde gerçekleşmemektedir.
-Şuan Azerbaycan genelinde Yeni Azerbaycan Partisi’nin belli bir ağırlığı olduğu bir gerçekse bile, bunu haber sitesinin "seçimlerden sürpriz sonuç çıkması beklenmiyor" şeklinde vermesi, sitenin olayı manipüle etmek istemesi girişiminin kanıtı sayılmalıdır.
- Özgür seçim ortamının olmadığını iddia eden site boş yere Azerbaycan Halk Cephesi partisi ve Milli Şura’nın seçimi boykot etmesini haklı buluyor.
-Sitenin 685 kişi içerisinden sadece Vefa Nağı’nın bağımsız aday olduğunu iddia etmesi oldukça saçmadır.