İran Azerbaycanı’nda yaşayan ve nüfusu kırk milyonu geçen Türkler için ana dilde eğitime ve kültür faaliyetlerine izin verilmezken, Ermeni toplumuna kendi okullarında eğitim verilmesine müsaade ediliyor. Ayrıca, ülkedeki Ermeniler’in kültür merkezi ve müzeler açmalarına ve buralarda Türkiye aleyhinde propaganda yapmalarına göz yumuluyor.

İran’da nüfus bakımından en büyük Hristiyan azınlığı oluşturan Ermeniler, başkent Tahran’dan sonra yoğun olarak İsfahan’da bulunuyor. Şehrin Yeni Culfa bölgesi, Ermeni mahallesi olarak biliniyor.

İran’ın üçüncü büyük şehri ve aynı adı taşıyan eyaletinin yönetim merkezi olan İsfahan’ın Yeni Culfa bölgesinde, Vank Kilisesi-Ermeni Etnoğrafik Müzesi’nin ardından, 22 Mart 2021 tarihinde Ermeni Müzik Müzesi’nin açılışı yapıldı.

Ermeni bestecilerinin fotoğrafları ve hayatlarını yansıtan bölümlerin yer aldığı müzenin sergi alanlarından birine, tarihî Ermenistan topraklarını gösterdiği iddia edilen düzmece bir harita yerleştirildi. Haritada, Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesinden bazı vilayetler ile Nahçıvan dahil Azerbaycan’ın batı bölgesi, Ermenistan’ın tarihî toprakları olarak çiziliyor.

Öte yandan müzede, Azerbaycan-Türk müziğine özgü tar ve kemançe gibi çalgı aletleri, Ermeni müziğine ait enstrümanlar olarak tanıtılıyor.

Diğer taraftan, İsfahan’da bulunan Ermeni Vank Kilisesi, ibadethane hizmeti vermenin ötesinde, İran’da Türkiye aleyhinde sürdürülen siyasî ve kültürel propaganda faaliyetlerinin merkezlerinden biri haline gelmiş bulunuyor. Her yıl 24 Nisan günleri kilisede geniş katılımlarla sözde Ermeni soykırımını anma organizasyonu düzenleniyor. Kilisenin bahçesinde, 1975 yılında inşa edilmiş soykırım anıtı ile kilise duvarlarında sergilenen Türkiye aleyhtarı afişler, resimler ve tarihî gerçeklere aykırı yazılar, Ermeni toplumu ileri gelenlerince şehri ziyaret eden yerli ve yabancı turistlere Türkiye karşıtı propaganda faaliyetinin birer parçası olarak sunuluyor.

İran Türkleri hakkında haberlere yer veren Günaz TV’nin web sitesinde yer verdiği habere göre, bundan bir süre önce, İsfahan Kültürel Miras Teşkilatı ve İsfahan Şehitler Vakfı tarafından, şehrin bazı cadde ve mahallelerine Ermenice isimlerin verilmesi teklifinde bulunuldu. Geçen ocak ayında ise, başkent Tahran’ın merkezinde Behçetabat mahallesinde bulunan Mirzayı Şirazi Sokağı’nın adı, Andranik Megerdiçiyan olarak değiştirildi.( kaynak)

Faktyoxla Lab. (Teyit laboratuvarı) olarak İran’da bulunan sözde Ermeni soykırımı müzelerini okurlarımız için araştırdık.

Araştırmalarımız zamanı tüm İran’da 8 sözde Ermeni soykırımını anlatan anıt ve müzenin olduğunu belirledik. Bunlardan ikisi Tahran’da, biri Reşt’te, biri Urmiye’de, biri Ahvaz’da, biri Abadan’da, biri Arak’ta, biriyse İsfahan’dadır.

Tahran Surp (Aziz) Sarkis Ermeni Apostolik Kilisesi'nin avlusunda yer alan anıt avlu duvarına dayalı düz arazide yer alan müstakil heykel çalışmasıdır. Anıt, üç haçkar ve diğer ikonografik unsurların bileşimi olup turistlerin ziyaretine açıktır. Anıtta Farsça ve Ermenice "Ermeni ulusunun sayısız kurbanlarının anısına: 1915, 24 Nisan." Yazısı yer almaktadır. 1973 yılında yapılan anıtta her yıl 24 Nisan tarihinde İran-Ermeni topluluğu ve Tahran Ermeni Patrikliği tarafından yıllık anma törenleri düzenlenmektedir.(kaynak)

Tahran’daki ikinci anıt Herachouhy Melikian’ın, eşi Grigor Melikian'ın anısına şehrin Majideyeh bölgesinde Aydınlatıcı Aziz Gregory Ermeni Apostolik Kilisesi’nin avlusunda serbest duran, turistler için kapalı olan heykeldir. Anıtın üzerinde Farsça: "1915 Ermeni şehitlerinin anısına", Ermeniceyse "Bu anıt 1915'te bir buçuk milyondan fazla Ermeni şehidinin anısına yapılmıştır." Yazıları bulunmaktadır. Mülkiyet Tahran Piskoposluğu'na ait kilisenindir.(kaynak)

   

Reşt’te bulunan üçüncü anıt Ermeni soykırımının 100. yıl dönümüne ithaf edilmiştir. Anıt, Rasht'taki Saint Mesrop Ermeni Apostolik Kilisesi'nin arazisinde yer almaktadır. 5 Mart 2015 yılında açılışı yapılan anıtsal Heykelin mimarı Maksim Hovsepyandır.( kaynak)

Dördüncü bir anıt Güney Azerbaycan’ın Urmiye kentinde bulunmaktadır. ‘‘1915 Ermeni Soykırımı kurbanları anısına’’ diye yazılan heykel Anıt muhtemelen bir Haçkar "Çapraz Taş"tan oluşmaktadır. 1970’lerde yapımı tamamlanan anıtsal heykel Ermeni Apostolik Kilisesi’nin avlusundadır.( kaynak)

İran’ın Huzistan bölgesinin Ahvaz kentinde bulunan Ermeni Soykırımı Anıtı üzerinde ‘‘1915 Ermeni Soykırımı kurbanları anısına’’ yazısı olan Anıtsal Heykeldir. Yerel İran-Ermeni topluluğu üyeleri ve kurumlarının mali desteğiyle 1970’lerde yapımı tamamlanan bu anıt heykel Ermeni Apostolik Kilisesi avlusunda müstakil heykel çalışması turistlerin ziyaretine kapalı olup mülkiyet hakkı Ermeni Apostolik Kilisesi'ne aittir.( kaynak)

İran’ın yine Huzistan bölgesinin Abadan kentindeki St Karapet Ermeni Apostolik Kilisesi’nin avlusunda bulunan anıtsal heykel yerel İran-Ermeni topluluğu üyeleri ve kurumlarının mali desteğiyle 1966’ta yapıldı. Anıt ve kilise, İran-Irak savaşı sırasında hasar gördü, ancak çatışmalar sona erdikten kısa bir süre sonra yenilendi. Anıt, kucağında çocuğunu tutan bir kadının; taş üzerine oyulmuş ve duvara bağlı bronz bir çerçeveye sabitlenmiş heykelinden oluşmaktadır.( kaynak)

İran’ın Merkez bölgesinin Arak kentindeki anıt heykel yerel Ermeni topluluğu ve Arak Ermeni Apostolik Kilisesi’nin mali desteğiyle 1970’lerde yapılmış, 1986’taysa tekrar onarılmıştır. Üzerinde Ermenice ‘‘1915 soykırımı kurbanlarının anısına’’ yazılmış kilisenin mülkiyet hakkı 1980'lere kadar Ermeni Apostolik Kilisesi'ne aitti, fakat şu anda Ermeni kökenli olmayan özel sahiplerindedir.( kaynak)

Araştırmalarımız zamanı İsfahan’da bulunan Anıtsal Heykel’in İran’daki diğer anıtlardan farkı bu anıtın yanında bir de sözde Ermeni Soykırımı’ndan müzesinin olmasıdır. Mimar Yervand Saboonchian'ın mali desteği; Yeni Culfa Ermeni cemaatinin üyelerinin anıtın inşasına gönüllü olarak yardım etmesiyle ortaya çıkan anıtta Ermenice ve Farsça ‘‘1915'te Batı Ermenistan'da Türk Hükümeti tarafından katledilen iki milyon Ermeni şehidinin anısına.’’ diye bir yazı da var. 1975’te inşaaatı tamamlanan anıt 1985’te yeniden tasarlandı ve çeşmenin yerini sonsuz ateş aldı. Anıt, sözde soykırımdan sonra yaşamın yenilenmesini simgeleyen kule benzeri merkezi bir öğeye sahiptir. Kule, kalan Ermeni kültürünün yeniden canlanmasını ifade ediyor. Bu kule mezar taşı benzeri figürlerle çevrili olup, ebedi ateş kabı ve tabanında iki boyutlu bir haç figürü vardır. 1985 yılında sönmeyen bir ateşle değiştirilen bir su çeşmesi vardı. İnşaatın çoğu, Yeni Culfa'daki Ermeni cemaati üyeleri tarafından gönüllü olarak yapıldı. Mülkiyet hakkı İsfahan Ermeni Kilisesi'ne (Vank) ait olan  müzede İran-Ermeni topluluğu ve İsfahan Ermeni piskoposu tarafından yıllık anma törenleri düzenleniyor.( kaynak)

Türkiye gazetesi’nden Burhan Özfatura ‘‘Fitnenin başı İran Ermenilerin yanında’’ yazısında şunları diyor: ‘‘Şehre gelen bütün turist grupları ve resmî heyetler, mutlaka Culfa Mahallesi’ndeki Kelisa-ya Vank’a (Vank Ermeni Kilisesi) götürülüyor.

Gariptir, elin İngiliz’ine, Alman’ına, Fransız’ına, Japon’una hicap (başörtü) taktırıyorlar; ama kilise anadan üryan resimlerle dolu baştan başa. Ressamlar bilhassa cehennem tasvirlerinde çok rahat çalışmışlar. İbadethanede böyle sahneler olur mu olmaz mı kendi mensupları değerlendirsin. Ama olmaması gereken bir şey var ki dibine kadar siyaset yapılıyor. Yalan, buhtan, iftira... Kilise bahçesindeki koca soykırım anıtı bir yana, uyduruk müzede Türklere ve Türkiye’ye hakaret ediliyor açıkça.

Ekranda ucuz bir bir propaganda filmi oynuyor; bol çizim ve sloganla malzeme eksikliği giderilmeye çalışılıyor. Gördüğüm en cılız müze. Aydınlatma rezalet, camlarda floresanlar parlıyor... Güya nerede kırmızı ışık varsa orada bir Ermeni katliamı yaşanmış. İyi de harita, domates tarlası gibi. Işık yanmayan yer yok Anadolu’da.

Sözde katliam emrini zamanın Dahiliye Nazırı Talat Paşa vermiş. Belge yok, bilgi yok; ama tarihî vak’a gibi sunuluyor âdeta.

Görseniz gülersiniz, 1915 anıtında aralarında sadece iki adım olan iki levha var. Birinde “In memory of two million Armenian martyrs massacred in 1915 in West Armenia by the Turkish governmen” (1915’te Batı Ermenistan’da Türk hükûmeti tarafından katledilen 2 milyon şehidin anısına) yazıyor. Diğerinde “Armenian genocide memorial of one million and half victims of 1915 Ottoman Turkish goverment” (Ermeni soykırım anıtı. 1915’te Osmanlı Türk hükûmeti tarafından öldürülen 1,5 milyon kurban hatırasına.) Yarım milyon değişiyor bir anda.

1915 sözde soykırım anıtında aralarında sadece iki adım olan iki levhada rakamlar tutmuyor.  Resimlere haritalara ne kadar güvenebilirsiniz bundan sonra...

Ermenilere hiçbir şey demiyoruz, dünyanın her yerinde yaptıklarını yapıyor, asılsız yalanlarla göz boyamaya çalışıyorlar. Avrupa’nın göbeğinde diplomatlarımızı katlederken bile üste çıktılar, tepki almadılar. Ancak nüfusunun neredeyse yarısı Türk olan İran’ın buna müsaade etmesi tuhaf. Hatta rejim açıkça destek veriyor, turist kafilesi ve resmî heyetleri taşıyarak tarafını belli ediyor. (BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ı da gezdirdiler mesela.) Söz konusu anıt “ırkçı” diye suçladıkları Şah Pehlevi zamanında açılmış. Ancak Şii Devrimi ile kaldırılmıyor, aksine allanıp pullanıyor. Soykırım müzesi de ilave ediliyor. İran’ın “ya bir gün Azeriler birleşirse” diye vehmi var ki, paranoyak olmuşlar âdeta. Öyleyse Ermenistan güçlensin, büyüsün, set olsun Güney ve Kuzey Azerbaycan arasında.

Muhtemelen fotoğraflardaki cesetler de kendi öldürdükleri Türklere ait. Öylesine şımartılmışlar ki, acaba deme zahmetine bile katlanmıyor, bulduklarını kullanıyorlar.’’(kaynak)

Merkezi İsviçre’de bulunan Posta gazetesi köşe yazarı Sami Hayim de İran ziyareti sırasında İsfahan’daki sözde soykırım müzesini dolaşmış. O, gezi izlenimlerini şöyle anlatıyor: ‘’İlk olarak bizi, Şah Abbas döneminde Aras ırmağı cıvarında Isfahan’a göç ettirilen Ermenilerin 1606-1665 yılları arasında inşa ettikleri Vank Katedrali’ni gezdirdiler. Isfahan, İran’daki Ermenilerin en yoğun olarak yaşadığı kent. Kilisenin bahçesinde 1975 yılında yapılmış  bir sözde soykırım anıtı mevcut. Bizi hayretler içinde bırakan görüntü ise, kilisede, aşağıda resimleri bulunan, ışıklandırılmış Türkiye haritasi üzerinde  sözde Ermeni katliamının hangi bölgelerde yapıldığının işaretlenmesi, Osmanlı Ermeni soykırımı adı altında yayınlanmış resimlerin sergilenmesi ve en  nefret uyarıcısı ise, zamanın «İçişleri Bakanı Talat Paşa’nın 24 Nisan 1915 tarihli emri » başlığını içeren gerçek dışı bir yazının vitrinde sergilenmesi. Gerçeği bilmeyen ziyaretçi ve turistler bu yazıyı soykırım emri olarak algılamaktadırlar. Tüylerim diken diken oldu, gördüklerime inanamadım ve o gece de sinirimden uyuyamadım.  Tur rehberine, bizi neden buraya getirdiniz, neden İran böyle gerçek dışı bir sergiye izin veriyor sorusuna, burası Ermenilerin özel toprakları, hükümet karışamaz cevabını aldım. Halbuki bu cevap kesinlikle doğru değil, bu konunun özel mülkiyetle ilgisi yok.

Herşey bir yana, Allah’a dua edilen, dini temsil eden ibadethane olan bir katedralin, başka amaçlar için, propoganda faaliyeti olarak, din ile bağdaştırılamayan, gerçek dışı,  gerçeği ispatlanmamış bir konuda, sergi ve müze şeklinde kullanılması  abesdir. Ayrıca konuya hakim olmayan, bilgi sahibi olmayan, gerçekleri bilmeyen gerek İranlı,  gerek yabancı turistlerin, çocukların, gençlerin, sözde soykırım manzarasını ilk defa görenlerin, bir ibadethanede doğru şeyler yayınlanır, bir kilise doğruları teşhir eder düşüncesiyle etkilenip ister istemez önyargıya sahip olmaları, zehirlenmeleri oldukça mümkündür.

Gerçek soykırımı, Holocaust vahşetini  yaşamış musevilerin bile, dini ibadet yerleri olan hiçbir sinagogda bu soykırımla ilgili  bir yayınları, teşhirleri, resimleri  mevcut değildir.

İbadethaneler sergi mekanı değildir, Allah’a dua edilir, suistimal edilemez, başka amaçla kullanımları özüne aykırılık teşkil eder.’’(kaynak)  

Görüldüğü üzere, İran molla rejimi Güney Azerbaycan’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin en temel haklarını bile ellerinden almışken, Ermenilere sözde soykırım yalanlarının propogandasını yapmaları için rahat rahat izin veriyor. Hatta, özellikle İsfahan’daki anıt – müzede Türk’e ve Türkiye’ye açık iftira atılıyor ve hakaret ediliyor. Bunu her halde resmi Tahran’ın görmemesi imkansız gibi duruyor.