Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan birkaç gün önce ülkenin ulusal meclisinde yaptığı konuşmada Karabağ aşiretini eleştirdi ve Ermeni ordusunu soymakla suçladı. Paşinyan, Ermenistan Ulusal Meclisi'nde yaptığı konuşmada, "Belki de en büyük hatamız orduya güvenmekti" diyerek mevcut yetkililere yönelik güvenlik meseleleriyle ilgili suçlamalara yanıt verdi. Paşinyan, 2016'da Ermeni ordusunun 80'lerden kalma silahlarla savaştığını kaydetti: “2016'da Ermenistan ordusu neden 80'lerin silahlarıyla savaşırken, Azerbaycan ordusu bize 80'lerden kalma silah sağlayan ortaklarımızdan 4 milyar dram tutarında emtia kredisi aldı ve en modern silah türlerini satın aldı. Soru ortaya çıkıyor, bu neden böyle?’’
Ermenistan başbakanı milletvekillerine ‘‘bu konuyu hiç ele alacak mısınız?” - diye sordu.
Paşinyan ayrıca ordu için hiçbir şeyin ayrılmadığını iddia etti.
“2018'den günümüze, hükümet para yok dediği için orduda bir şeylerin olmadığı tek bir vaka olmadı. Bu söz konusu bile olamaz. Bu imkansız. Belki de orduya güvenmek bizim en büyük hatamızdı” diye açıkladı.
Faktyoxla Lab. (Teyit Laboratuvarı) olarak yıllardır Ermenistan gündemini meşgul eden Erivan ve Karabağ Ermenileri arasındaki nefreti okurlarımız için araştırdık.
Öncelikle, araştırmalarımız zamanı Karabağ Ermenileriyle Ermenistan’da, özellikle de Erivan’da ve diğer bölgelerde yaşayan Ermeniler arasında gelişen çatışmaların Koçaryan ve Sarkisyan döneminde iyice had safhaya ulaştığını belirledik. Karabağ Ermenilerini her daim aşağılayan, "Turks Mator" (türk motoru), "Turkatsats hai" (Türk melezi Ermeni) veya kısaca "pakhstakan"(göçmen) diye isimlendiren ve bu kelimeye saldırgan bir anlam katan Erivan Ermenileri onlar için geçerli bir kelimeyi bugün de kullanmaktalar: şurtvats. Peki, ne anlama geliyor bu kelime?! Hain, düzenbaz ve alçak anlamına gelen bu kelimenin dışında bir de ‘’Karabağ eşeği’’ diye bir aşağılama biçimi daha var.
Araştırmalarımız sırasında Karabağ Ermenileriyle Erivan Ermenileri arasında nefretin asla bir sonu olmadığını gördük. Yaklaşık 30 yıllık süre zarfında ‘‘Karabağ Ordusu’’nda hizmetin bir Erivan Ermenisi için en korkunç ceza olduğunu söylemek sanırım yeterlidir ve bu söylemler Karabağ Ermenileri Erivan'da dinlenip günü gün ederken Erivanlıların cephede onlar için savaşıp ölmesinden sonra daha sık duyulmağa başlandı. Öyle ki, şimdi sokakta yürürken, Ermenice şu cümleyi duya bilirsiniz - “hay es? te karabağcı?’’(Ermeni misin?! Yoksa… sen Karabağlı mısın?!) (kaynak)
Bu konuyu Karabağ'da eski bir insan hakları savunucusu olan Ruben Melikyan da kendi sosyal medya hesabından bir video yayınlayarak duyurmuştu. Melkonyan canlı yayında iki Ermeni kadının Erivan’da bir taksiye bindiğini; kadınlardan birinın Karabağ lehçesiyle konuştuktan sonra taksi şoförünün kaba kuvvet kullanarak onları arabadan indirdiğini anlatmıştı.
Bunun dışında Ermenistan'da Azerbaycan ile yapılan savaşta alınan yenilginin ardından bu ülke vatandaşlarının Karabağ ile ilgili her şeye karşı memnuniyetsizliği her geçen gün artıyor. Ermenistan'da, Erivan'ın Karabağ politikası nedeniyle altı binden fazla Ermeni gencinin öldüğünü artık herkes açıkça söylüyor.
Yıllardır uzmanlar 2018 yılında ülkede gerçekleşen renkli devrimi Karabağ ve Erivan Ermenileri arasında süregelen iç siyasi mücadelenin sonucu olarak tanımlıyorlar. Karabağ Ermenileri (eski devlet başkanları Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan ile özdeşleştirilmiştir) kesinlikle "Rus yanlısı" idi. Aynı zamanda, klanın yozlaşması kesinlikle engelleyiciydi. Genel olarak, ülkenin yeni bir savaşa hazır olmamasından sorumlu olanlar onlardır - sonuçta, Azerbaycan'ın en son silahları toplu olarak satın alırken, Ermenistan Koçaryan ve Sarkisyan iktidarı sırasında aynı şeyi yapamadı.
Karabağ'ın sosyo-ekonomik gelişimine yönelik hiçbir adım atılmadı - 1994'ten 2018'e kadar Karabağ, Ermenistan için sübvansiyonlu bir periferi olarak kaldı. Ermenilerin diasporalardan bölgeye göçü organize edilemedi, istihdam yaratılamadı. 2020'de çatışmanın yeniden başladığı dönemde, bölgenin toplam nüfusunun sadece 150 bin olduğu tahmin edilirken, işsizlik Erivan'da gençleri ülkeyi terk etmeye zorladı. Erivan Ermenileri bu eksikliklerin sorumlusu olarak Karabağ Ermenilerini görüyor.
Ayrıca araştırmalarımız sırasında sosyal medyada Erivan Ermenilerinin Karabağlılara karşı yazdıklarında açık nefret söylemlerine de rastladık. Örneğin, Anahit Hovsepyan (bu arada kendisi Erivan Ermenisi) isimli kullanıcı yaşadıklarını şöyle dile getiriyor:
‘‘Canlarım, dünyada aşağılık pislikler var! Böylece, bir aydan biraz daha kısa bir süre önce, savaş sırasında Karabağ'dan kaçan bir Ermeni aileyi, kızı olan yetişkin bir Ermeni kadını evime yerleştirdim. İki hafta geçti, kocası ve iki kadın daha geldi. Üstüne üstlük bir de bir yaşlı adam daha taşındı ve evimi resmen otel olarak kullanmaya başladılar. Bir şey demedim, yakında gideceklerini düşündüm. Bir süre sonra onlara savaş bittiğine göre evimden ayrılma zamanının geldiğini ima ettim.
Buna karşılık, ilk bana sığınan Karabağlı kadından “kendilerine Türk gibi davrandığım için hakaretler işittim ve dayanamadım. Onları evden kovdum. Her zaman domuz gibi kokan kocası bu kez bana küfretmeye ve saldırmağa başladı. Acıyarak verdiğim evimden çıkmak istemediler. Polisi aradım. Polis geldi ve bu normal olmayan aile, "bizi koruyamadınız, korkaksınız" diyerek onlara da hakaret etmeye başladı. Bir saat sonra, polis onları evimden atmayı başardı. O günden sonra Karabağ Ermenilerinden nefret ettim. Bırakın, bizden daha uzağa yuvarlansınlar."( kaynak)
Bunun dışında 44 günlük II Karabağ savaşı’ndan sonra Erivan’a yerleşen Karabağ Ermenileri 2022 yılının Şubat’ında yıllar önce kendilerini kandırmış olan Erivan’dan yaşam haklarını geri isteyince; yine aynı şekilde nefret söylemleriyle karşı karşıyalardı. Bu protesto eyleminin videosuna dikkat edince şunu görüyoruz: Karabağ Ermenileri oradan geçen ZATEN ZOR DURUMDA olan Erivan Ermenilerinin umrunda bile değil. Yoldan geçenlerin yüzünde acıma hissi bile yok. Erivan'da yaşayanların kendileri zor günlerden geçiyorlar: bir de bütçelerine ortak olarak hiç sevmedikleri ‘‘Türk devşirmesi’’ diye aşağıladıkları Karabağ Ermenileri geliyor. Nefret söylemleri yine gecikmedi. Örneğin, ünlü Ermeni gazeteci Roman Baghdasaryan'a ait olan ‘‘Ermenistan Cumhuriyeti’’ TG kanalındaki bir gönderiye dikkat edelim.
“Bugün protestoya katılan Karabağlı mültecler, 15 ay içinde hükümetten milyarlarca dolar aldı, herkesten ve herşeyden destek gördü, akrabalarından ve blog yazarlarından çokça yardım aldı...Herkesi emebildiğince emip iliklerini kurutunca Avrupa'ya mülteci olarak yerleşmeye ve Avrupa ülkelerinin vergi mükelleflerinin başına oturmaya karar verdiler. Belki de bu yüzden Karabağ’ın yarısını kaybettik, çünkü bunlar her zaman ganimeti kimden alacaklarını düşünüyorlar.” – diye Baghdasaryan durumu özetledi.
Manuşa isimli kullanıcı yazıyor: "Abi, biz bu üçkağıtçıları, bu fırsatçıları ne diye yemlemeliyiz, ben onu anlamıyorum. Onlar Rusya'da, annelerinin eteklerinin altında saklanacaklar, hiç kimse geri gelip kendi Vatanlarını korumayacaklar. Bir de bana Robik ve Serjik'i savunacaklar.(Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan’ı kastediyor – ed.) Ermenistan halkı da tren vagonlarında yaşayacak, öyle mi?! Neden?!"
Ya da Aro isimli kullanıcının yazdıklarına dikkat edelim: "Otuz sene boyunca ne kadar Ermeni annesi bunların yüzünden evlatlarını kaybetti. Neden o anneler ömürlerini hüzün içinde sürdürürken, bunlar günlerini gün etsinler?! Bir de Amerika'ya gitmek derdindeler..."
Daha bir yorum: "Hatırlayın,1 Mart'ta onlar bizi öldürmek için geldiler. Onlardan mutlaka bir farkımız olmalı. Her zaman onlara ait oldukları yeri göstermeliyiz ki, sonradan başımız derde girmesin...yoksa dilleri bir kilometre uzar, eskiden ne olduklarını unuturlar."( kaynak)
Karabağ halkına karşı özellikle ateşli nefret, Sarkisyan'ın cumhurbaşkanlığına yasadışı olarak seçilmesini protesto etmek için çıkan protestocuların öldürülmesinden sonra Ermenistan'da ortaya çıktı. Beş aylık bir siyasi gerilimin meyveleri, 1 Mart 2008'de Molotof kokteylleri ve metal çubuklardı. Kalabalık, "Türkler, Karabağlılar defolun!" diye bağırarak polise saldırıyordu.
“Hayatımda ilk kez Karabağ’dan olduğumu söylemedim. Bana nereli olduğumu sordular, ben de sessizce ‘‘Abovyan’danım’’ – dedim.” “ArmeniaNow””un fotomuhabiri, Karabağlı Anahit Ayrapetyan 1 Mart günü Myasnikyan anıtı önünde herkesin öfkeyle Karabağlı avına çıktığını anlatıyor.
Gazeteci Vahan Ishkhanyansa, ArmeniaNow'da şunları yazdı: “Bu tesadüf değildi. Bu, bir numaralı düşmanı Karabağ halkı olan Levon Ter-Petrosyan hareketinin yarattığı yabancı düşmanlığının bir tezahürüydü.’’
Günümüzde sorunun çözümündeki engeller sırasında da, kimi zaman tansiyonun yükselmesinde de Erivan ve Karabağ Ermenileri arasındaki nefret ön plana çıkıyor. Uzmanlar gerilimin arkasındaki ana aktörlerin, "Karabağ klanı" olarak bilinen Ermeni etnik milliyetçileri ve Karabağ'daki Ermeni yanlısı ayrılıkçı gruplar olduğunu söylüyorlar. Zira, Paşinyan'ın normalleşme yanlısı duruşu, bu oyuncuların çıkarlarına ve Ermenistan siyasetindeki etkilerine zarar veriyor. (kaynak)
Savaştan hemen sonra muhalefetteki Aydınlık Ermenistan Partisi milletvekili Ani Samsonyan, hatta sosyal ağlarda dolaşan Karabağ Ermenilerine karşı nefret propagandası yapan bir video nedeniyle Ulusal Güvenlik Servisi'ne de başvurdu, ama sorun asla değişmedi ve değişeceğe de benzemiyor.
Sonuç olarak,
- Ermenistan’da Erivan ve Karabağ Ermenileri arasında ciddi bir nefret uçurumu mevcut ve uçurum gün geçtikçe daha da derinleşiyor,
- II Karabağ Savaşı öncesinde Ermenistan’da iktidar olan Koçaryan ve Sarkisyan ikilisine karşı halkta biriken nefret savaşın getirdiği yenilgiyle iyice gün yüzüne çıktı.
- Taraflar bu nefreti kendi politik çıkarları doğrultusunda kullanıyor, ama Ermeni halkı bu durumdan ciddi anlamda rahatsız, çünkü bölgesel ve küresel projelerin dışında kalıyor.