Fransa hükümeti ensesti yasaklayan yasayla hukuku diğer Avrupa ülkeleriyle uyumlu hale getirmek için harekete geçiyor. Açıklamayı Çocuklardan Sorumlu Devlet Bakanı Adrien Taquet, AFP'ye yaptı. Hükümetin tam 200 yılın ardından ilk kez ensesti yasaklayacağını açıklayan Bakan Taquet, yeni yasayla her iki taraf da 18 yaşın üstünde olsa bile ensest ilişkinin suç kabul edileceğini söyledi. Yasa planına göre kuzenler ise hala evlenmeye devam edebilecek. Üvey ailelerin bu yasaya dahil edilip edilmeyeceği konusu ise henüz net değil.
Taquet açıklamasında "Yaşınız ne olursa olsun, babanız, oğlunuz veya kızınızla cinsel ilişkiye girmeniz yasaklanacak. Bu bir yaş meselesi değil, yetişkinlerin rıza göstermesi meselesi de değil. Enseste karşı savaş açıyoruz. Net sinyaller vereceğiz" diye konuştu.
Fransa’da eneset ilişkinin ülkedeki devrimin ardından 1791'de suç olmaktan çıkarıldığını söylememiz gerekiyor. O dönemki devrimci güçler monarşi tarafından yerleştirilen Hıristiyanlıktan esinlenen ahlakı ortadan kaldırmaya çalışırken bu değişikliğe gitmişti. Ancak yasal olarak suç olmasa bile Fransız halkı arasında ensest tabu olarak görülmeye devam etti. Ta ki 1980'li yıllarda siyasal yorumcu Olivier Duhamel'in üvey oğlunu taciz etmekle suçlanmasının ardından ensestin yasaklanması yeniden gündeme geldi. 27 Ocak 2010'da Fransa'da enseste karşı yasalar geri getirilmişti, ancak rızaya bağlı yetişkinler arasındaki ensest yasaya dahil edilmemişti.
Faktyoxla Lab. olarak Fransa’da enseest ilişkilerde çocukların rolünü ve ülkede sık sık yaşanan çocuk istismarı, aynı zamanda çocuk tecavüzleriyle ilgili spekülasyonların ne kadar doğru olup olmadığını araştırdık.
Öncelikle, çağdaş dünyadaki hukuk literatüründe ‘‘çocuk cinsel istismarı’’ kavramının, cinsel şiddet ve reşit olmayanlara karşı işlenen suçları ifade ettiğini belirtmemiz gerekmektedir. Cinsel taciz, cinsel saldırı (dokunma), tecavüz (yasaya göre rıza dışı penetrasyon), çocuk fahişeliği, ensest ve çocuk pornografisini içeren bu hukuksal kavram, işlenebilecek en iğrenç suçlardan biri olara Fransa’da k yine de yaygın. Örneğin, 2018'de bu ülkede 23.500'den fazla çocuk cinsel şiddet mağduru oldu. Ensest de beklenenden çok daha yaygın: 2020'de 6,7 milyon insanın hayatları boyunca enseste maruz kaldığı tahmin ediliyor ve Fransızların yüzde 32'si çevrelerinde ensest mağdurları olduğunu söyledi.
Le Consentement veya La Familia grande gibi yakın zamanda yayınlanan bazı kitaplar, bu suçların üzerindeki perdenin kaldırılmasına ve sözün serbest bırakılmasına izin verdiyse, çocuk cinsel istismarı vakalarında gizlilik yerinde kalmaktadır. Mağdurların yüzde 69'u istismarı bildirirken, yüzde 67'si durumlarını değiştirmediğini ve yüzde 74'ü kolluk kuvvetlerine şikayette bulunulmadığını söylüyor. Bu tür suçlar karşısında sessizlik ve hareketsizlik, aile çevresini skandaldan uzak tutma arzusundan kaynaklanabilir. Öte yandan, özellikle Outreau davasından sonra çocukların sözü bazen sorgulanıyor.
Tam da zamanı, konu açılmışken biraz da Outreau davasından bahsedelim. 2005 yılında başlayan duruşmalarda 39’u tutuklu 66 sanık, yaşları 6 ay ve 12 arasında değişen 45 çocuğa cinsel tacizde bulunmakla suçlanmıştı. Henüz altı aylık bebeklere bile tacizde bulunan sanıklar hakkında ağır hapis cezası isteniyordu. Cinsel taciz olayları, 2002 yılı başlarında sanıklardan birinin yeğeni sessizliğini bozup ihbarda bulununca ortaya çıkmıştı. Şikayette bulunan çocuk, üç yıldır boyunca tacize uğradığını anlatmıştı.
Soruşturma yargıcı ve çocukların avukatı Laurence Couvreux ise ortada korkunç bir durum olduğunu söylüyorlardı. Couvreux, çocuklardan birinin anne ve babasını elektrikli sandalyede görmekten mutlu olacağını dile getirdiğini belirtmişti.
Tacize uğrayan ve şiddete maruz kalan çocuklar, genelde anne-babaları veya büyükanne ve büyükbabaları tarafından, tanıdıkları ve komşularına bazen para karşılığında bazen de yemek ve hatta bir paket sigara karşılığında satılmışlardı. İddianamede olay yerinin ise Angers civarında 30 çiftin yaşadığı sosyal konutlar olarak belirtiliyordu. Yüksek duvarların arkasındaki açık renge boyanmış dört katlı evlerde, tanımlanması zor olaylar yaşanmıştı. kaynak
Medeniyetin beşiği ve insan haklarının ‘‘savunucusu’’ olduğunu iddia eden Fransa’da çocukların maruz kaldıkları cinsel istismarın başında cinsel dokunma gelmektedir. Bununla birlikte, çocukluk döneminde cinsel şiddet mağdurlarının neredeyse dörtte biri tecavüze uğramıştır. Erkek çocukları bağışlanmasa da, mağdurların büyük çoğunluğu kız çocukları, çoğu da 12 yaşın altında. Faillere gelince, yüzde 95'i erkek. Çoğu zaman bir veya daha fazla aile üyesi tarafından gerçekleştirilen bu saldırılar, genellikle çekirdek ailede veya geniş aile çevresinde gerçekleşmiştir. Reşit olmayan bir kişinin bir yabancı tarafından tecavüze uğraması durumlarıyla karşılaştırıldığında (yüzde 11) daha az gerçekleşmektedir. Bununla birlikte, yaş arttıkça, 13 yaşın üzerindeki ergenlere yönelik cinsel şiddet, şenlikli bir ortamda ortaya çıkma eğilimindedir. Vakaların neredeyse yarısında bu cinsel şiddet yalnızca bir kez gerçekleşir. Ancak, mağdurların yüzde 23'ü bir ila on yıl boyunca devamlı cinsel istismara uğramıştır. Ancak şiddet ister tek seferlik, ister tekrarlayıcı olsun, travma mağdurlar için genellikle aynı kalır ve tüm yaşam alanlarını etkiler: cinsel, zihinsel, sosyal, aile, mesleki ve fiziksel. Kurbanların yarısından fazlası depresif dönemler yaşadığını ve anksiyete ve fobik bozukluklardan muzdarip olduğunu bildirmektedir. Yüzde 22'si yaşamlarına son vermeye çalışmıştır. Çocukluk döneminde cinsel şiddet mağdurlarının yüzde 30'u yetişkin olduklarında tekrar cinsel saldırganlığa maruz kalmış ve bunu dile getirmekten de sakınmışlardır. kaynak
Geçtiğimiz yıllarda Fransız ailelerde ensestin yaygınlığına ilişkin şok edici bağımsız bir raporun yayınlanmasının ardından hükümet, çocuklara karşı cinsel suçlarla mücadele için yasal değişiklikleri duyurdu. Diğer tedbirlerin yanı sıra, ebeveyn yetkisi artık ensest eylemlerinden hüküm giymiş kişilerden geri alınabilir. Tahminen 160.000 Fransız çocuk her yıl ensest kurbanı oluyor.
Çocuklara Yönelik Ensest ve Cinsel Şiddet Komisyonu (Ciivise), Camille Kouchner'ın ikiz kardeşine ve kendisine tacizci bir üvey baba tarafından çektirilen acıları anlatan La Familia Grande'nin yayınlanmasının ardından Ocak 2021'de çalışmaya başlamıştı. Komisyon raporu, mağdurlarla yapılan 16.414 görüşmeye dayanıyordu ve güvenebileceklerini düşündükleri kişilerin sınırsız arzusuyla karşı karşıya kalan çocukların sessizce çektiği kabustan bahsediyordu. Örneğin, bir kurban komisyona, "Sekiz yaşında ömür boyu hapis cezasına çarptırıldım" demişti.
Neredeyse tüm kurbanlar, yetişkin olduklarında yaşadıkları cinsel zorluklardan bahsediyor ve çoğu da kendilerinin ebeveyn olma fikrini reddeder durumdaydılar. Anoreksiya, obezite, kendini yaralama ve bağımlılık istismara maruz bırakılan çocukluğun diğer uzun vadeli sonuçları arasındadır.
Hayatta kalanlardan biri, "Alkol ya da ot içiyorum, rahatlamak için değil, eğlenmek için değil, sadece uykuya dalmak ve rüya görmeyeceğimden emin olmak için. Çünkü rüyalarım kabus dolu" - demişti.
Bir diğeri, aktris Corinne Masiero, "aşk" ve "aile" kelimelerinden nefret ettiğini söyleyerek, annelik fikrini acı çekmenin "zincirini kırmak" için reddettiğini açıklamıştı. Adalet Bakanı Eric Dupond-Moretti'nin mevcut mevzuatta yapılan değişiklikler olarak meclise sunduğu yasal değişiklikler de Ciivise tarafından yapılan tavsiyelere dayanmaktaydı. Yayınlanan ensest komisyonu raporunda aile içi cinsel istismar mağdurlarının yaşadığı uzun vadeli travma vurgulanıyor ve devleti sağlam ve hızlı bir yanıt vermeleri isteniyordu.
Ülkede tüm bunlar konuşulurken, 1950'den bu yana kiliselerde yüzbinlerce çocuğun cinsel istismara uğradığı skandalı patlak vermiş, hatta birçok Avrupa ülkesinde manşete taşınmıştı. Olayın şok etkisi yarattığı, başta Fransa'da olmak üzere İngiltere, Almanya, Avusturya, İspanya, İtalya ve Yunanistan'da, Fransa'da kilise görevlilerinin ve din adamlarının cinsel istismarının boyutu, basında detaylarıyla işlenmişti. Fransız basınında "skandal" raporun "Katolik Kilisesinin inancını sorgulattığı" değerlendirmesi yapılmış, ülkeyi şoka sürükleyen kiliselerdeki istismar vakaları toplumda geniş yankı uyandırmıştı.
Fransa'nın yüksek tirajlı gazetelerinden Le Monde, rapordaki veriyi "skandal" olarak yorumlarken bunun "sadece Katolik Kilisesinin işleyişinin değil aynı zamanda inancının sorgulanmasına neden olduğu" ifadesine yer vermişti. Haberde raporun onlarca yıldır gizlenen olayları açığa çıkarmasıyla şok yaşandığı vurgulanırken uzun süre cinsel istismarı gizleyen ve buna tepki göstermeyen kilisenin bundan ne ders çıkaracağının merak konusu olduğuna dikkat çekilmişti. Katolik Kilisesinin olayları kabul ederek mağdurlara tazminat ödemesinin, kaybettiği güveni yeniden kazanmasına yetip yetmeyeceğinin, ayrıca mağdurların neredeyse tamamının erkekler tarafından tacize uğramasının, Katolik Kilisesinde kadının yerinin sorgulanmasına neden olduğu kaydedilmişti.
Le Figaro gazetesi de raporu "Cinsel istismar: Kilise gerçeğin şokunda" başlığıyla manşetine taşımıştı.
Dünyaca ünlü The Times dergisi "Fransız Kilisesi 330 bin çocuğa istismarı örtbas etti" başlığıyla verdiği haberinde, Fransız Katolik Kilisesinin, son 70 yılda 330 bin çocuğa din adamlarının ve meslekten olmayan personelin cinsel istismarını "sistematik" olarak örtbas ettiğini kaydetmişti. Haberde, ayrıca CIASE Başkanı Sauve'nin "Katolik kilisesinin kurbanlara karşı acımasız bir kayıtsızlık gösterdiği" ve "raporun bulgularının beklenenden daha yıkıcı olduğu" ifadelerine de yer verilmişti.
Fransa’nın çocuklara karşı sapıkça tutumu sadece ülke geneline yayılmış bir durum değil. Fransız askerlerinin uluslararası misyonda görev yaptığı zamaanlarda ve işgal ettikleri topraklarda da aynı suçu işledikleri sık sık rastlanan bir olay. Örneğin, İngiliz Guardian gazetesi, 2015’te Birleşmiş Milletler iç raporundan bazı kısımları yayımlayarak Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki 14 Fransız askerinin çocuklara cinsel istismarda bulunduğunu iddia etmişti. İddiaya göre askerler yemek ve para karşılığında çocuklara tecavüz etmişlerdi. Ne gariptir ki, Fransa Savunma Bakanlığı, 2014’ün Temmuz’unda iddialardan haberdar olduklarını açıkladı. Paris’teki savcıların hemen olayla ilgili soruşturma açtığı belirtildi. Orta Afrika Cumhuriyeti’nin başkenti Bangui’de evlerinden kaçmak zorunda olan insanların kaldığı bir kampta 10 çocuğun istismar edildiği de iddia ediliyordu. Reuters haber ajansına konuşan bir kaynak, rapora göre 2013 yılının Aralık ayı ve 2014 yılının Haziran ayları arasında 14 askerin çocuklara cinsel istismarda bulunduğunu söylemişti. AFP haber ajansına konuşan bir başka kaynak da askerlerden çok azının kimliğinin teşhis edildiğini belirtmişti. İddiaların yaşları 9 ile 13 arasında değişen 6 çocuktan geldiği de açıklanan veriler arasındaydı.
Çocuklar için çalışan yerel sivil toplum kuruluşu CPDE’nin başkanı Remy Djamouss, konuyla ilgili “10 yaşından küçük çocuklara, kendilerini korumak için gönderilen insanlar tarafından tecavüz edilmesi kabul edilemez” - demişti.
Geçtiğimiz yılsa ünlü Fransız düşünür Michel Foucault'nun 1960'lardın sonunda Tunus'ta yaşadığı dönemde Arap erkek çocuklarıyla cinsel ilişki yaşadığı iddiası, entelektüel çevrelerde tartışma yaratmıştı. 1984'te 57 yaşında hayatını kaybeden Foucault'nun arkadaşlarından Guy Sorman, Sunday Times gazetesine açıklamasında, Foucault'nun "pedofil bir tecavüzcü" olduğu iddiasını ortaya atmıştı. 1969'da bir grup arkadaşıyla Tunus'taki Sidi Bu Zeyd'de yaşayan Foucault'u ziyaret ettiklerini anlatan 77 yaşındaki Sorman, "Çocuklar ünlü düşünürün peşinde koşarak 'Ya ben, beni al' diyorlardı" ifadelerini kullanmıştı.
Çocukların bazılarının sadece 8 yaşında olduğunu belirten Sorman, "Onlara para verip 'Akşam 10'da her zamanki yerde' diyordu. Mezar taşlarının üzerinde küçük erkek çocuklarıyla birlikte oluyordu. Rıza konusu gündeme bile gelmiyordu" demişti.
Foucault'un böyle bir şeyi Fransa'da yapmaya cesaret edemeyeceğini kaydeden Sorman, "Bunun sömürgeci bir boyutu var. Bir beyaz emperyalizmi" diye konuşmuş, basının durumdan haberdar olduğunu ancak Foucault'nun şöhreti nedeniyle açıklamamayı tercih ettiğini öne sürmüştü. Sorman ayrıca bu "ahlaken son derece iğrenç" durumu polise bildirmediği için pişman olduğunu da sözlerine eklemişti.
Şunu da belirtmeliyiz ki, Foucault, 1977'de Fransa'da cinsel ilişkide rıza yaşının kaldırılmasına yönelik dilekçeye imza atan entelektüeller arasındaydı. Dilekçeyi destekleyen diğer isimler arasında Louis Aragon, Jean-Paul Sartre, Jacques Derrida, Louis Althusser, Roland Barthes, Simone de Beauvoir, Gilles Deleuze da vardı. Foucault, o dönem yaptığı açıklamada, çocukların cinsel ilişkiye rıza gösterebilecek kapasiteye sahip olduğunu belirtmişti.
Bundan başka, Fransa’nın başlattığı Barkhane operasyonlarında Mali’de çocukların tecavüze uğramaları konusunda gerek halk, gerekse siyasiler gereken tepkiyi göstermemişler, bırakın tepki göstermeği, tam tersi, görsel ve yazılı basın olayı ört bas etmeye çalışmıştır. Üstelik göz önünde yapılan tartışmalarda Malili çocukların maruz kaldığı zulmün bilimsel olarak açıklanmaya çalışılması ise tam bir aymazlık olarak tarihe geçmiştir. Sözde entelektüellerin, tecavüzü, Fransız askerlerinin memleketlerinden uzakta olmalarına ve iklim şartlarının insan psikolojisinde meydana getirdiği tahribata bağlama gayretleri dikkatlerden kaçmamıştır. Tecavüzcüleri aklamaya çalışanların esasen bu halleriyle toplumun da aynası konumunda göründüklerini de belirtmek gerekmektedir.
Görüldüğü üzere, Fransa gerek kendi sınırları içinde, gerekse de işgal ettiği ülkelerde çocuklara tecavüz etmiş, onların uğradıkları cinsel saldırılardan bahsetmeleriniyse adeta tabu gibi yasaklamıştır. Sık sık ülke gündemi çocuk tecavüzleri ve ensest ilişkiler bağlamında skandallarla sallansa da, ülke yönetimi konuyla ilgili hiçbir şey yokmuş gibi davranmağı da sürdürmüştür. Böyle bir düşünce yapısına sahip olan ülkenin başkasını saldırganlıkla suçlaması da ayrı bir pişkinlik ve üste çıkma çabasıdır.