Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM Genel Kurulunda Bakanlığın bütçesi konusunda yapmış olduğu konuşması esnasında Ermenistan ile normalleşme adımları için karşılıklı özel temsilciler atanacağı açıklamasını yapmıştır. Çavuşoğlu aynı zamanda Ermenistan ile diplomatik ilişkilerin tesisinin her adımında Azerbaycan ile birlikte hareket edileceğini ve kısa zaman içinde Ermenistan ile charter uçuşlarının yeniden başlatılacağının haberini vermiştir. Ermenistan tarafında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vahan Hunanyan ise Ermenistan’ın Türkiye ile diplomatik ilişkilerin normalleştirmesine önkoşulsuz olarak hazır olduğunu ifade etmiştir. Çavuşoğlu’nun açıklamalarından kısa bir süre sonra Washington eski Büyükelçisi Serdar Kılıç Ermenistan ile ilişkiler konusunda özel temsilci olarak atanmıştır. Bu gelişme Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin istikameti açısından önemli bir dönüm noktası olarak kayda geçti.( Kaynak)
Hatta, Mevlut Çavuşoğlu ilk görüşmenin tarihini vermese bile, görüşmelerin Ocak ayı içinde gerçekleşebileceğini de söyledi. Ama akıllara bir takım sorular da gelmiyor değil. Acaba, Erivan yıllardır allayıp pullayıp dünyaya sunduğu sahte soykırım iddialarından vazgeçecek mi?! Bunun için Erivan’ın merkezinde kurulmuş olan Ermenistan Soykırım Müzesi kapatılacak mı?!
Faktyoxla Lab. olarak son bir ayda Türkiyeyle ilişkilerini normalleştirmek isteyen Ermenistan’da gelişen olaylar ışığında bu söylediklerimizin ne kadar mümkün olup olmadığını araştırdık.
Ermenistanla normalleşme süreci devam ederken Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü genel sekreteri Stanislav Zas, geçtiğimiz ay Tsitsernakaberd anıt kompleksindeki sonsuz aleve çiçek koydu. Genel Sekreteri Stanislav Zas 23 Aralık günü Tsitsernakaberd Ermeni Soykırımı Anıt Kompleksini ziyaret etti. Bu, Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü'nün Facebook sayfasında bildirildi. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü Stanislav Zas'a Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Armen Ghevondyan ve Ermenistan'ın Daimi ve Tam Yetkili Temsilcisi Viktor Biyagov'un eşlik ettiği kaydedildi. Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü Müdürü Harutyun Marutyan, konuklara anıtın yapım tarihini anlattı ve sembolik anlamını anlattı.( Kaynak)
Öte yandan, İran Meclisi heyeti de Ermeni Soykırımı Anıtı'nı ziyaret etti. Çalışma ziyareti için Ermenistan'a gelen İran Parlamentosu İran-Ermenistan dostluk grubu başkanı Seyed Mehdi Farshadan başkanlığındaki heyet üyeleri, Ulusal Meclisin Ermenistan-İran dostluk grubu başkanına eşlik etti. Ermenistan Cumhuriyeti Georgy Papoyan, 21 Aralık'ta Ermeni Soykırımı Anıtı'nı ziyaret etti. Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü'nden "Armenpress" bu konuda bilgilendirildi.
Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü Müze İşleri Müdür Yardımcısı Lusine Abrahamyan, konuklara anıtın yapım tarihini anlattı. Ayrıca konuklara, geçen yüzyılın sonunda Azerbaycan'daki Ermeni nüfusuna yönelik etnik temizlik sırasında ölen Ermenilerin anısına ithaf edilen Tsitsernakaberd bölgesinde kurulan üç haçkarın tarihini de tanıttı. İran parlamentosunun iki milletvekili Ara Shaverdyan ve Robert Beglaryan da dahil olmak üzere İran heyeti üyeleri Ebedi Alev'e çiçek bıraktı ve Ermeni Soykırımı'nın kutsal kurbanları anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Ermeni Soykırımı Müzesi'ni de ziyaret ettiler, kalıcı ve geçici sergilerle tanıştılar. Ziyaretin sonunda heyet üyeleri, Onur Konuk Defteri'ne giriş yaptı.( Kaynak)
Geçtiğimiz ay, Fransa merkez bölgesi başkanı Ile-de-France başkanlığındaki heyet, Fransa cumhurbaşkanı adayı Valerie Pécresse, Ermeni Soykırımı kurbanlarının Tsitsernakaberd anıt kompleksini ziyaret etti. Müze-Enstitünün basın servisine göre, çalışma ziyareti için Ermenistan'da bulunan Fransız heyeti, Tsitsernakaberd'de Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü müdürü Harutyun Marutyan tarafından karşılandı. Konuklara anıt kompleksinin tarihini anlattı. Heyet üyeleri sonsuz ateşe çiçek bıraktı ve Ermeni Soykırımı'nın kutsal şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Ermenistan'ın üst düzey liderlerinin temsilcileri, "Tsitsernakaberd" de Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısına saygı duruşunda bulundular.( Kaynak)
Ermenistan'a çalışma ziyaretinde bulunan Filistin Kiliseleri Yüksek Cumhurbaşkanlığı Komitesi Başkanı Muin Elias Yousef Khoury başkanlığındaki heyet üyeleri, 12 Aralık'ta Ermeni Soykırımı Anıtı'nı ziyaret etti ve Ermeni Soykırımı'nın kurbanların anısını saygıyla sundu. Armenpress'in aktardığına göre, Filistin'den gelen konuklar Ermeni Soykırımı kurbanları için Anıt'a çelenk bıraktı ve ardından Ermeni Soykırımı Müzesi'ni gezdi. Filistin Kiliseleri Yüksek Cumhurbaşkanlığı Komitesi heyeti başkanı Muin Elias Youssef Hurin ve heyet üyeleri Seçkin Konuklar Kitabı'na giriş yaptı.( Kaynak).
Ermenistan-Finlandiya bakanlıklar arası siyasi istişarelerde bulunmak için Erivan'a gelen Finlandiya heyeti ziyaret sırasında Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermeni Soykırımı kurbanları için Tsitsernakaberd anıt kompleksini ziyaret etti ve Anıt'a çelenk bıraktı.( Kaynak)
Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği (EkoAvrasya) Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eren Faktyoxla Lab’a verdiği demeçte Ermenistan’ın hiç bir saçma idealinden asla vazgeçmeyeceğini söyledi.
Hikmet Eren’e Paşinyan sadece ekonomik olarak biraz nefes almanın ve iç siyaseti dizayn etmenin gayreti içerisinde: ‘‘Belli bir zaman sonra tekrar gerçek yüzünü gösterecek ve saldırgan tutumunu devam ettirecektir. Bu normalleşme sürecini suni bir durum olarak değerlendiriyorum. Yöneticilerimiz bu süreçte çok dikkatli adım atmalıdırlar. Yoksa tarih karşısında affedilemez bir hata yaparlar. Zengezur koridorunun açılması adına atılacak bu adımın, bedeli bizlere ağır olmamalı.’’
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esma Saraç Özdaşlı da bir takım gerçekler dikkate alındığında Ermenistan’ın normalleşmeye yönelik söylemlerinin gerçekçi olmadığı ve eyleme geçemeyeceği kanaatinde. Özdaşlı yakın dönemde, 2009’da yaşanan ve Türk kamuoyunda “Ermeni Açılımı” olarak bilinen sürecin de Ermenistan’ın saldırganlığı ile akamete uğradığı unutulmamalı olduğunu söylüyor: ‘’Son günlerde gündeme gelen Türkiye-Ermenistan normalleşmesi ile ilgili akla gelen ilk soru “Türkiye’nin diplomatik ilişkileri kesmesinin tüm nedenleri ortadan kalktı mı” şeklinde olacaktır. Yani “Ermenistan Türkiye’ye yönelik saldırgan iddialarından, sözde soykırım yalanından vazgeçti mi? diye sorduğumuzda cevabımız hayır oluyorsa, o zaman Türkiye’nin sınırı kapatmasının nedenleri de ortadan kalkmamış demektir. Benzer şekilde Ermenistan Karabağ’daki işgali diplomasi ile değil, sahada Azerbaycan’ın gücü ile sona erdirdi. Yani eğer Azerbaycan Karabağ Zaferi’ne imza atmasaydı Ermenistan işgali devam ettirecekti ve dolayısıyla Türkiye’nin sınırı kapatmasının bir diğer nedeni olan Azerbaycan topraklarının işgali de Ermenistan’ın iyi niyeti ile değil, Azerbaycan askerini azim ve kahramanlığı ile sona ermiştir. Dolayısıyla işgal, uluslararası hukuka uygun kanallarla sona ermediği için kanımızca Türkiye açısından bu neden de iyi niyet ölçüleri ile ortadan kalkmamıştır.
Türkiye ile Ermenistan arasında 1993’ten itibaren kesilen diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması amacıyla 2007’den itibaren İsviçre’nin hakemliğinde başlayan bu süreç, 10 Ekim 2009’da Zürih’te ABD, AB, Rusya ve ev sahibi İsviçre’nin Dışişleri Bakanları’nın katıldığı bir toplantı ile iki ülke arasında “Diplomatik İlişkilerin Tesisi” ve “İkili İlişkilerin Geliştirilmesi” protokollerinin imzalanması ile sonuçlanmıştır. Protokollerde sınırların açılması ve ortak tarih komisyonunun oluşturulması gibi konular yer almasına rağmen Karabağ ile ilgili bir madde olmaması o dönemde Azerbaycan’ın tepkisine neden olurken, 16 Mart 1921 Moskova ve 13 Ekim 1921 tarihli Kars Anlaşması’na herhangi bir vurgu yapılmaması da Türk kamuoyunun ciddi eleştirilerine neden olmuştur. Türkiye açısından taviz olarak nitelendirebilecek ve Azerbaycan’ın küstürülmesi pahasına atılan bu adımları baltalayan taraf ise Ermenistan olmuştur. Ermenistan Anayasa Mahkemesi Protokollerle ilgili 12 Ocak 2010’de yayınladığı gerekçeli kararda, protokolleri uygun bulmuş ancak bazı maddelerin Ermenistan Anayasası’na ve Anayasa’nın atıfta bulunduğu 1990 tarihli bağımsızlık bildirisi ile çelişemeyeceğini belirterek Protokollerin uygulanmasını ön şartlara bağlamıştır. Böylece Ermenistan Türkiye’den sözde soykırım iddialarını kabul etmesini istemekte ve “sadece mevcut Ermenistan Cumhuriyeti’nin Anayasası tarafından onaylanan anlaşmaların hukuki geçerliği olabileceği” ifadesi ile de 1921 tarihli Moskova ve Kars Anlaşmalarını bir kez daha resmi olarak reddetmektedir. Bu noktada Türkiye’nin kendi sınırını tanımayan bir ülke ile hangi şartlarda diplomatik ilişki kuracağı da ciddi eleştirilere neden olmuştur. Dahası o dönemdeki Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan 22 Nisan 2010’da Protokollerin onay sürecinin dondurulduğunu açıklamış, Şubat 2015’te Ermenistan Parlamentosu’ndan geri çekmiş ve 1 Mart 2018 tarihinde ise Protokolleri hükümsüz ilan etmiştir.’’
Özdaşlı açık bir Türk düşmanlığının her dönem Ermenistan’ın iç ve dış politikasını şekillendirmekte olduğunu, seçim kampanyalarının en önemli propaganda unsuru haline geldiğini, yabancı devletler ile yapılan görüşmelerde de konunun bir şekilde Türkiye karşıtı söyleme dönüştüğünü dile getirdi. Onun sözlerine göre, Ermenistan Batılı ülkelerle ilişkilerini, özellikle son yıllarda bu ülkelerde salgın bir hastalık haline gelen Türkofobi üzerinden güçlendirmeye çalışırken, son olarak Fransa örneğinde olduğu gibi Batılı ülkelerdeki siyasetçiler de Ermenistan’ı kullanarak kendi kamuoylarına ne kadar Türk ve İslam karşıtı olduklarını ispat etmeye çalışmaktadırlar: ‘‘2022’de yapılacak Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Fransız siyasetçiler, Ermenistan üzerinden Türk karşıtlığını bir oy toplama aracı olarak kullanmaya çalışmaktadırlar. Cumhurbaşkanı adaylarından Valerie Pecresse Ermenistan ve sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni ziyaret ederken, diğer aday Eric Zenmour da Ermenistan'ı ziyaret etmişti. Böylece Ermenistan, her zaman olduğu gibi yine Batı'nın oyuncağı haline gelmiştir. Çünkü bu ziyaretlerle adaylar Ermenistan üzerinden ne kadar Türk ve İslam karşıtı duruşlarını ispat ederek seçim yatırımı yapmaktadırlar. Pecresse sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti ziyaretinde sözde cumhurbaşkanı Arayik Harutyunyan'la ayrılıkçı bayrak eşliğinde görüşmesi de Fransa’nın Karabağ sorununun çözümüne katkı sağlayamadığının da kanıtı olmuştur. Bu görüntü ayrıca, Azerbaycan'ın Fransa'nın Minsk Grubu eş başkanlığına tepkisinde ne kadar haklı olduğunu ve bu grubun 30 yıla yakın sorunun çözümsüz kalmasında ne kadar etkili olduğunu da ispatlamaktadır. Son olarak Ermenistan eski Devlet Başkanı ve Karabağ klanının baş aktörü Robert Koçaryan’ın bu hafta yaptığı açıklamada, Şuşa ve Hadrut’u alarak en azından eski Karabağ Özerk Vilayetinin sınırlarını korumayı hedeflediklerini dile getirmesi Ermenistan’daki saldırganlığın iç siyasetin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bunun değişmesinin çok zor olduğunun delili olmuştur. Koçaryan’ın Ermenistan İttifakı’nın 21 Haziran 2021’de yapılan son seçimlerinden aldığı %21 oy oranı ile iktidardaki Nikol Paşinyan'ın Sivil Sözleşme Partisi’den sonra ikinci parti olarak çıktığı düşünüldüğünde, bu saldırgan söylemin Ermeni kamuoyunda hiç de anımsanmayacak bir taraftar kitlesine sahip olduğu, Taşnaklar ve diğer radikal gruplar dikkate alındığında bu oranının daha da artacağı sonucu ortaya çıkar. Bu saldırgan kitleye diaspora ve Batılı ülkelerin kışkırtmaları da eklenince Ermenistan’ın yakın dönemde normalleşmesinin çok da kolay olmayacağı düşünülmektedir.’’